Almanya’da ana muhalefetteki Hristiyan Demokrat Birlik’in (CDU) Genel Başkanı Merz, adaylığını ilan ettiği basın toplantısında genel seçimlerin yapılacağı 2025’te ülkenin liderliğini tekrar üstlenmeye kararlı olduklarını söyledi. Merz, Alman kamu yayıncısı ARD’ye hedefini şu ifadelerle dile getirdi: “Genel seçimlerde, bizsiz ya da bize rağmen iktidar olunmasını önleyecek bir güç elde etmeyi hedefliyoruz.”
DW Türkçe’nin aktardığına göre, CDU’nun Bavyera’daki kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) ile ortak adayı olan Merz, son kamuoyu yoklamalarına göre, Almanya’nın bir sonraki başbakanı olmaya en yakın isim.
Anketler, yüzde 32’lik oy oranıyla Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) açık ara önde olduğunu gösteriyor. Bu da adaylığı kesinleşen Merz’in başbakanlığı Sosyal Demokrat Partili Olaf Scholz’tan devralma ihtimalinin çok güçlü olduğuna işaret ediyor.
TÜRKİYE İLK ZİYARET ETMEK İSTEDİĞİ ÜLKELER ARASINDA
CDU lideri Merz’in başbakan adayı olarak ziyaret etmeyi istediği ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor. Yakın bir zamanda gerçekleşmesi planlanan ziyaretin tarihi henüz açıklanmadı.
Merz’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve muhalefet parti liderleri ile bir araya gelmek istediği, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile de görüşeceği belirtiliyor.
Angela Merkel de 2004 yılında ana muhalefet lideriyken Türkiye’yi ziyaret etmişti.
O dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelen Merkel’in ziyareti sırasında Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine karşı olduklarını söyleyerek imtiyazlı ortaklık önermesi hararetli tartışmalara yol açmıştı. Merkel bu ziyaretinden bir yıl sonra başbakan seçilmişti. Şimdi de Merz’in, genel seçimlerden bir yıl önce yapmak istediği Türkiye ziyaretinde vereceği mesajlar merakla bekleniyor.
CDU’DA ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ AMA TÜRKİYE BAKIŞI DEĞİŞMEDİ
Merz’in Türkiye’ye yaklaşımı, pek çok konuda farklı görüşlere sahip olduğu Merkel’den çok da farklı değli. Merz, Merkel gibi Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyeliğine karşı, “Üyelik dışında her seçeneği görüşmeye hazırız” diyor.
Merz, basına yaptığı açıklamalarda Türkiye’nin Almanya için stratejik önem taşıdığını, yakın siyasi ve ekonomik ilişkiler istediklerini savunurken Türkiye ile farklı işbirliği seçenekler bulunduğunu, Türkiye’nin AB ülkeleriyle oluşturulacak bir serbest ticaret alanının parçası olabileceğini söyledi.
Türkiye’ye ev sahipliği yaptığı mülteciler için daha fazla mali destek verilmesi gerektiğini savunan Merz, Ankara ile yeni bir Mülteci Mutabakatı’nın müzakere edilmesinden yana.
Merz liderliğindeki CDU’nun Haziran ayındaki Avrupa Parlamentosu seçimleri için hazırladığı seçim programında da Avrupa için stratejik öneme sahip Türkiye ile iyi siyasi ve ekonomik ilişkilerin önemine vurgu yapılmış, “Şu anda AB’nin değerlerinden uzaklaştığı ve bu nedenle AB’ye katılamadığı için üzüntü duyuyoruz” denilmişti. Programda ayrıca Türkiye ile yeni bir Mülteci Mutabakatı’na ihtiyaç duyulduğu da kayda geçirildi.
MERKEL İLE YILDIZI HİÇ BARIŞMAYAN MERZ KİM?
68 yaşındaki Merz, Almanya’da 50 yılı aşkın bir süredir başbakanlığa aday en yaşlı siyasetçi.
Friedrich Merz’in, siyasi hayatı iniş çıkışlarla dolu. 1972 yılında lise öğrencisiyken CDU’ya katılan ve partinin gençlik yapılanması olan Junge Union’da faaliyet gösteren Merz, 1989’da Avrupa Parlamentosu milletvekilli, 1994 yılında ise Federal Meclis’e seçildi.
Aralık 2004’te, dönemin CDU lideri Angela Merkel’a karşı parti içindeki güç mücadelesini kaybeden Merz, pes ederek 2009 yılında siyasete ara verdi.
Merkel’in 2018 yılında bir daha aday olmama kararını açıklaması sonrasında Merz yeniden siyaset sahnesine döndü. CDU liderliği için 2018 yılında Annegret Kramp-Karrenbauer, 2020’de Armin Laschet’e karşı yürüttüğü mücadeleleri kaybeden Merz, ancak üçüncü denemesinde başarılı oldu ve 2022 yılında CDU’nun genel başkanı seçildi.
Merz, CDU’nin eski lideri ve Almanya’nın eski başbakanı Angela Merkel’e göre, daha tutucu ve daha gelenekselci yaklaşımıyla biliniyor, partinin muhafazakar kanadını temsil ediyor.
CDU’YU DAHA MUHAFAZAKAR BİR ÇİZGİYE KAYDIRDI
Liberal göç politikalarıyla, 2015 mülteci krizi sonrasında izlediği “açık kapı” politikasıyla CDU’yu daha fazla merkeze taşıyan Merkel’in aksine Merz, göçmenlere yönelik genellemeci ve dışlayıcı açıklamalarıyla son dönemde birçok kez tepkileri üzerine çekti.
Düzensiz göç nedeniye acil durum ilan edilmesi, iltica hakkının bir süreliğine askıya alınması gibi talepleri nedeniyle Merz, uygulanması mümkün olmayan popülist söylemlerle düzensiz göç sorununu araçsallaştırmak, aşırı sağcı Almanya için Alternatif’in (AfD) siyasi çizgisine kaymakla eleştiriliyor.
Bu eleştirileri reddeden Merz ise düzensiz göçün önlenmesi için gündeme taşıdıkları taleplerle mevcut hükümeti harekete geçirmeyi başardıklarını söyleyerek “Dileğim, bu konunun 2025 federal seçim kampanyasının ana konusu haline gelmemesidir” dedi.
SİYASAL İSLAM İLE MÜCADELE SÖZÜ VERDİ
Bu yılın Mayıs ayında kabul edilen ve Merz’in damgasını taşıyan CDU’nun 75 sayfalık parti programı, 16 yıllık Merkel döneminden daha muhafazakar bir çizgiyi yansıtıyor.
“Politikamız Tanrı’ya ve insanlığa karşı sorumluluğa dayanmaktadır” ifadelerine yer verilen ve CDU’nun pusulasının “Hristiyanlığın insanlığa bakışı” olduğuna vurgu yapılan programda ayrıca Merz’ın isim babası olduğu “öncü kültür” ifadesi de yer alıyor.
Merz, yaklaşık 24 yıl önce göç ve uyum tartışmaları esnasında çok kültürlülüğe itiraz ederek Alman kültürünün öncü kültür olması gerektiğini savunmuştu, bu çıkışı hararetli tartışmalara yol açmıştı. Onca yıl sonra Merz bu görüşünün CDU programında yer almasını sağladı, programda “Burada yaşamak isteyen herkes kayıtsız şartsız olarak öncü kültürümüzü kabul etmek zorunda” ifadelerine yer verildi.
Merz’in, İslam’a karşı da daha mesafeli olduğu da biliniyor. “İslam Almanya’nın bir parçasıdır” açıklamasını yapan Almanya’nın eski CDU’lu cumhurbaşkanı Christian Wulff ve daha sonra bu cümleyi tekrarlayan Angela Merkel’den farklı olarak Merz, bir açıklamasında “İslami yaşam Almanya’nın parçası” ifadelerini kullanmakla yetindi.
CDU’nun yeni parti programında da “Müslümanlar Almanya’nın ve toplumumuzun dini çeşitliliğinin bir parçasıdır” deniliyor, “Bizim değerlerimizi paylaşmayan ve özgürlükçü toplumumuzu reddeden bir İslam, Almanya’ya ait değildir” vurgusu yapılıyor.
Merz’in lideriğindeki CDU’nun programında ayrıca siyasal İslam tıpkı İslamcı terör gibi bir tehdit olarak tanımlanıyor, “Her türlü aşırıcığıla karşı var gücümüzle mücadele yürüteceğiz. Buna siyasal İslam dahil” deniliyor.
MERZ İÇİN ÖNCELİK EKONOMİK VE SİYASİ İSTİKRAR
CDU lideri başbakan adaylığını açıklarken odağında ekonomi politikalarının yer alacağını duyurdu. Bu, Almanya Federal Cumhuriyeti’ni tarihsel olarak karakterize eden sosyal piyasa ekonomisine odaklanılması anlamına geliyor.
Alman ekonomisini yeniden istikrara kavuşturmanın önem taşıdığına işaret eden Merz, “Almanya’yı yeniden ileriye taşıyacak ekonomik politikalar” vaat ediyor.
Ayrıca CDU lideri Merz’e göre Almanya’da merkez siyasetinin ayakta tutulmasında partisine büyük görev düşüyor.
“Ülkemizin bazı bölgelerinde CDU/CSU, demokratik merkezin kalan son büyük halk partisi” görüşünü kaydeden Merz, şu mesajı verdi: “Bu durum özellikle Almanya’nın doğusu için geçerli olmakla birlikte, tüm Almanya için geçerlidir. Bizim, ülkemizin merkez siyasetinde, büyük bir sorumluluğumuz var.”
Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD), son eyalet seçimlerinde Thüringen’de birinci, Saksonya’da ikinci parti oldu.
Son kamuoyu yoklamaları da AfD’nin yüzde 19’luk oy oranıyla en güçlü ikinci parti konumunda, koalisyon hükümetini oluşturan SPD, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’nin (FDP) ise oy oranlarında büyük gerileme olduğunu ortaya koyuyor.
(ALINTI)